Belki nicelik olarak az olmaktan kaynaklı sesi çok “çıkmamış” olan Form Ambalaj işçileri, mücadelenin önemini, sınıf dayanışmasının ne gibi sonuçlarının olduğunu ve belki de en önemlisi hak arayan kim olursa olsun bunun meşru olduğunu, çıkmış olduğu grev sebebiyle deneyimlemiş oldu
Selüloz-İş Sendikası olarak 24 Mayıs’ta başlattığımız Form Ambalaj grevi 7 Temmuz’da, yani 45 gün sonra anlaşma ile sonuçlandı. Grevlerin erteleme adı altında yasaklandığı, hak aramanın meşru sayılmadığı hatta hak arayanların tutuklandığı OHAL koşullarında 43 işçiyle greve çıkmak ve toplu iş sözleşmesini bu grev sonucunda imzalamak hem bizim için hem de sendikal hareket için önemli bir pratik diye düşünüyorum.
Greve nasıl gelindi?
Toplu sözleşme görüşmelerinin yılbaşı itibariyle başladığı ve yaklaşık 6 ay sürdüğü bir süreçte grev aşamasına nasıl gelindi? 61 maddelik toplu iş sözleşmesinin tüm idari maddelerinde anlaşma sağlandı. Greve çıkılırken anlaşma sağlanamayan 6 madde vardı. Bu maddelerden biri süre maddesiydi. Her ne kadar görüşmelerin başında işverenin son yılların genel eğilimini yansıtır şekilde 3 yıllık bir sözleşme ısrarı olsa da sonlara doğru bu ısrarından vazgeçti ve tekliflerini 2 yıllık verdi.
Anlaşma sağlanamayan 3 ana madde kaldı. Bunlar; ücret, fazla çalışma ücreti ve ikramiyeydi. Görüldüğü gibi doğrudan ücret maddeleri üzerinde anlaşma sağlanamamıştı. 23 Mayıs’ta yapılan son toplantıda bizim 425 TL’lik net ücret artışı talebimize karşı işveren 175 TL’lik bir teklifle geldi ve bunun verebileceği son nokta olduğunu söyledi. Yine bu toplantıda fazla çalışma ücreti olarak; her bir saat fazla çalışma için verilecek ücretin normal çalışma ücretinin saat başına düşen miktarının yüzde 100 yükseltilerek ödenmesini talep ettik. Çünkü fazla çalışma işçilerinin hem bireysel yaşamlarından hem de sosyal yaşamlarından çalınan sürelerdir. Bunu tercih eden işverenin bedelini de ödemesi gerekir. Kaldı ki işveren görüşmelerde ısrarla fazla çalışmaya karşı olduğunu, zorda kalmadığı sürece tercih etmediğini söyledi. Ancak işyerindeki mevcut uygulama durumun hiç de öyle olmadığını göstermekteydi. İşverenin son toplantıda buna karşı teklifi yüzde 90 oldu ve anlaşma için önemli bir adım atmış oldu. Bir diğer ücret maddesi olan ikramiyelerde ise mevcut ödenen yılda 65 günlük ikramiyelerin sözleşmenin ilk yılında 100 güne ikinci yılında ise 110 güne çıkmasını talep ettik. İşverenin karşı teklifi ise ilk yıl 90 gün ikinci yıl 100 gün oldu. İki taraf da ikramiye konusunda anlaşma sağlamak için önemli adımlar atmış oldu.
Yani özet olarak şunu diyebiliriz ki; Form Koruyucu Ambalajı greve çıkaran temel mesele işverenin düşük ücret politikası ve dayatması olmuştur. Tabi bunun tek sebebi Form işverenin bireysel olarak böylesine bir çaba içinde olması değildir. Yüzde 90 hissesi Hollandalı bir şirkete ait olan Form Ambalaj, düşündüklerinden daha yüksek maliyetlerle karşılaştıklarında ucuz işgücü cenneti olarak gördükleri Türkiye’de böyle bir maliyete katlanmak istemiyorlar. Kaldı ki grev boyunca en önemli söylenti işyerinin başka bir ülkeye taşınacağıydı. Ayrıca emeğin her açıdan yoğun bir saldırı altında olduğu ve sefalet koşulları altında çalıştığı bir dönemde, sadece Form Ambalaj işvereni değil sendikalı bütün işyerleri çalışma koşullarını iyileştirme yönünde ciddi bir direnç göstermektedirler.
Grev nasıl sonuçlandı?
45 gün süren grev sonrası iki yıl geçerli olmak üzere imzaladığımız toplu iş sözleşmesinde; ilk yıl ücret zammı net 300 TL, ikinci yıl ücret zammı da net 225 TL olarak belirlenmiştir. Temel uyuşmazlık noktalarından biri olan fazla çalışma ücreti de yüzde 60’tan yüzde 100’e yükseltilmiştir. Yine bir diğer uyuşmazlık maddesi olan ikramiye ilk yıl 90 güne, ikinci yıl da 100 güne yükseltilmiştir. Diğer sosyal haklarda da ilk yıl yüzde 25 oranında zamlar alınmış, ikinci yıl da enflasyonun iki katı oranında artış kararlaştırılmıştır.
Form Ambalaj grevinin önemi
Form Ambalaj grevinin yapıldığı koşullara baktığımızda ciddi zorlukların ve engellerin olduğunu görmekteyiz. AKP hükümeti iktidara geldiği 2002 yılından bugüne kadar on üç adet grev erteledi/yasakladı. Bu grevlerin beş tanesi ise 2017 yılında yasaklandı. Aynı zamanda kıdem tazminatı fon tartışmalarının da yüksek sesle yapıldığı ve bakanlardan kıdem tazminatına yönelik açıklamaların ardı ardına geldiği bir dönemdi. Bir yandan Şişecam işçileri grev hakları gasp edildiği için, grev hakkı olmayan Petkim işçileri direnişte iken diğer yandan KHK ile işlerinden atılan Nuriye Gülmen ve Semih Özakça hakları ve onurları için açlık grevindeydiler. Tüm bu yaşananlara ek olarak ülkede milyonlarca insan “Adalet” talebiyle CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu öncülüğünde Ankara’dan İstanbul’a yürüyüşe başlamıştı.
Yani Form Ambalaj olarak greve çıktığımız dönem, grevlerin fiili olarak yasaklandığı, OHAL koşullarının hem çalışma hayatını hem de tüm toplumsal yaşamı yönlendirdiği, farklı alanlardan farklı seslerden ortak bir talebin dillendirildiği bir döneme denk geldi. İster yasal grevi ertelenen işçiler olsun, ister hiç grev hakkı olmayan işçiler olsun, isterse de hukuksuz ve haksız şekilde işlerinden atılan kamu emekçileri olsun dile getirilen bu ortak talep Form Ambalaj işçilerinin grevinde vücut buldu. İnsanca yaşayacak demokratik bir ülke, insanca çalışma koşulları ve insana yakışır bir ücret.
Belki nicelik olarak az olmaktan kaynaklı sesi çok “çıkmamış” olan Form Ambalaj işçileri, mücadelenin önemini, sınıf dayanışmasının ne gibi sonuçlarının olduğunu ve belki de en önemlisi hak arayan kim olursa olsun bunun meşru olduğunu, çıkmış olduğu grev sebebiyle deneyimlemiş oldu. Bu deneyim toplu iş sözleşmesi kazanımlarından çok daha öte bir anlam ifade etmektedir.
* Selüloz-İş Sendikası uzmanı
Kaynak: Sendika.org