Ara 11

Taşeron işçilere kayıtsız şartsız ve eşit kadro!- Doç. Dr. Aziz Çelik

Zamanında işçilerin, sendikaların sözüne kulak verilseydi bunca hak kaybı, adaletsizlik yaşanmayacaktı. Kısacası ortada bir lütuf yok, geç de olsa giderilmiş bir haksızlık var

Yıllardır kadro bekleyen, kadro vaadiyle oyalanan 850 bin kamu taşeron işçisi için nihayet beklenen açıklama yapıldı ve kadro verileceği ilan edildi. Konunun ayrıntılarına geçmeden önce, bu sonucun yıllardır kadro için mücadele eden işçilerin ve sendikaların başarısı olduğunun altını çizmek lazım. Yıllardır taşeron sisteminin hukuk dışı, akıl dışı ve bilim dışı bir uygulama olduğunu, kamu kaynaklarının bir avuç asalak taşeron şirkete peşkeş çekilmesi ve işçi haklarının budanması olduğunu yazdık durduk. Zamanında sözümüz dinlenmedi. Taşeron işçi sayısı arttıkça arttı. Hükümet kamuda taşeron çalıştırmayı kolaylaştıracak yasal düzenlemeler bile yaptı. Ama dönüp dolaşıp işçilerin, sendikaların ve bizlerin dediği noktaya geldiler. Taşeron işçiler ve sendikalar kadroyu kazandılar, kadro bahşedilmedi.

Kime teşekkür edilmeli?
Evet, haklı çıktık! Zamanında işçilerin, sendikaların sözüne kulak verilseydi bunca hak kaybı, bunca adaletsizlik yaşanmayacaktı. Kısaca ortada bir lütuf yok, geç de olsa giderilmiş bir haksızlık var. Hükümet yıllardır kamuda ısrarla inşa ettiği taşeron sisteminden ve hukuksuzluktan vazgeçti. Yapılması gereken, kadro konusunu “müjde” diye pazarlamak değil, hakları gasp edilen ve yıllardır mağdur edilen işçilerden özür dilemek, taşerona karşı mücadele eden sendikaların ve yıllardır bu sistemi eleştirenlerin hakkını teslim etmek ve onlara teşekkür etmektir. Bazı sendikaların hükümete teşekkür kuyruğuna girmesi abesle iştigaldir. Taşeron sistemini Marslılar kurmadı ve yıllardır onlar uygulamadı. Bu hükümet inşa etti, uyguladı ve sayıyı bir milyona yaklaştırdı. Hükümet yıllardır ısrar ettiği hukuksuzluktan geri adım attı ve nihayet hukukun gereğini yaptı.

Kadro konusu sendikalarla, muhataplarıyla konuşulmadan ve ayrıntılar belli olmadan alelacele kamuoyuna duyuruldu. Geçiş sürecinin üç ay alacağı belirtilen konu neden ayrıntıları üzerinde taraflarla mutabakata varılmadan, Üçlü Danışma Kurulu toplanmadan açıklandı? Bu nedenleri tahmin etmek güç değil. Şimdilik ayrıntılarda neler gizli bilmiyoruz ama taşeron konusunun daha önce de siyasi malzeme yapıldığını biliyoruz. İki yıl önce de dönemin başbakanı taşeron işçilerin kamuda kadroya alınacağını vaat etti ama bu vaat gerçekleşmedi. Umarız taşeron işçiler bir kez daha oyalama ile yüz yüze kalmaz. Bu eleştirilerimize rağmen kamuda taşeron işçilere kadro verilmesi son derece önemli bir adımdır. Taşeron işçiler kazandı, sendikalar haklı çıktı, kamuculuk haklı çıktı. Kamuyu küçültmeye dönük liberal zırvalık kaybetti.

Belediye taşeron işçileri üvey evlat mı?
Taşeron işçilere kadro konusu çalışmalar tamamlanmadan kamuoyuna açıklandığı için pek çok soru işareti ve belirsizlik içeriyor. 450 bin işçinin 657/4-d kapsamında kamu işçisi olacağı, ancak yerel yönetimlerde çalışan 400 bin işçinin ise kamu işçisi değil belediye şirketlerinde (BİT’lerde) kadroya alınacağı açıklandı. Bu ciddi bir ayrımcılık yaratacak. Aynı işi yapanların bir bölümü kamu işçisi olacak, bir bölümü ise özel şirket statüsündeki şirketlerde işe alınacak. Bu durum ücret ve sosyal haklar açısından ve farklı toplu sözleşmelerden yararlanma nedeniyle ciddi hak kayıpları yaratacak. Belediyelerde çalışan taşeron işçiler de kamu işçisi olarak kadroya alınmalıdır.

Güvenlik soruşturması ve sınav keyfilik yaratır
Bir diğer kaygı verici husus kadroya alınmada güvenlik soruşturması koşuludur. Güvenlik soruşturması keyfi ve hukuksuz bir 12 Eylül uygulaması idi. Bu yolla yargı kararı olmadan pek çok kişinin kamu hizmetine girmesine engel olundu. Güvenlik soruşturması daha sonra kaldırıldı. 15 Temmuz Darbe Girişimi’nden sonra kamuya yeni personel alımında güvenlik soruşturması koşulu yeniden getirildi. Güvenlik soruşturması hukuksal gerekçelere dayanmayan keyfi bir süreç olarak işliyor.

Hakkında kesinleşmiş yargı kararı olamayan, adli sicili temiz olan kişiler keyfi raporlarla sakıncalı bulunuyor ve bu kişilerin ataması yapılmıyor. Üstelik bu işlemlere karşı OHAL nedeniyle yargıya da başvurulamıyor. Yıllar önce yasal bir gösteri sırasında gözaltına alınmış, ama hakkında hiçbir hukuki işlem yapılmamış kişiler bile atanmıyor. Kamuya işçi alıyorsunuz, istihbarat elemanı veya polis almıyorsunuz! Taşeron işçilerin kadroya alınmasında güvenlik soruşturması koşulu olmamalı. Adli sicil kaydının temiz olması yeterli olmalı.

Taşeron işçiler arasında yaş sınırı, eğitim, asıl iş-yardımcı iş ayrımı yapılmayacağı açıklandı. Bu doğru bir yaklaşım. Ancak sınav şartı anlamsızdır ve ayrımcılığa yol açabilir. İşçiler yıllardır yaptıkları işi yapmaya devam edecek, işlerinde bir değişiklik olmayacaksa neyin sınavı yapılacak? Korkarım bu sınav koşulu taşeron işçilerin bir bölümünün ayıklanmasına yol açabilir. Son yıllarda kamuda sözlü sınavlarda yaşanan keyfilikler dikkate alındığında sınav koşulu kadrolaşma yaratacak keyfi bir uygulama olarak görünüyor. Taşeron işçinin kadroya alınmasında sınav koşulu olmamalıdır.

Mevcut kamu işçileriyle eşit hakları olmalı
Taşeron işçiler kadroya alındıklarında kendileri ile aynı işi yapmakta olan kamu işçileri ile eşit haklardan yararlanmalıdır. Kadroya alınan taşeron işçilerin ücret ve sosyal hakları, kamu işçileri ile aynı olmalıdır. Bu durum Anayasa’nın ve İş Yasası’nın eşitlik ilkesinin gereğidir. Kadroya alınan işçiler bulundukları kamu kuruluşunda var olan sendikaya üye olmalı ve orada geçerli olan toplu iş sözleşmesinden hemen yararlanmalı. Taşeron şirketlerdeki toplu sözleşmelerin çoğu Yüksek Hakem Kurulu tarafından bağıtlanmış kötü sözleşmelerdir. Kamu işçileri içinde yeni bir tabakalaşma yaratılmamalı. Taşeron işçiler kadroya alınırken ikinci sınıf kamu işçisi muamelesi yapılmamalı. Kadroya alınan işçilere 2019’a kadar zam yapılmayacağı yönünde haberler kaygı vericidir. Zaten yıllarca mağdur olan taşeron işçisi bir kez daha mağdur edilmesin. Kadroya alınan işçiler diğer kamu işçileri gibi oradaki sendikaya üye olmalı, toplu sözleşme ve grev haklarından eksiksiz yararlanmalı ve kamu toplu sözleşme süreci kapsamında olmalıdır.

Geçmiş kayıplar karşılanmalı
Göz ardı edilen bir diğer konu ise geçmiş kayıpların ne olacağıdır. Bilindiği gibi kamu taşeron işçileri yıllardır yasaya aykırı biçimde muvazaalı (hileli) çalıştırıldı. Bu yönde verilmiş çok sayıda yargı kararı var. Bu yargı kararlarının gereği yerine getirilmeli ve taşeron işçilerin geçmiş kayıpları karşılanmalıdır. Kadroya alınmak için davadan feragat koşulu yargıya müdahaledir. Böyle bir ayrım yapılmamalı. Kadroya alınan kamu işçilerinin kıdem tazminatı ve yıllık ücretli izin hakları taşeron şirketlerde çalışmaya başladıkları süreden itibaren geçerli olmalıdır.

Hükümet yıllardır sürdürdüğü hukuk, akıl ve bilim dışı uygulamadan geri adım atarak, taşeron işçilere kadro talebini kabul ederek doğru yaptı. Ancak bu adım, geçiş sürecinde yapılacak hukuksuz ve keyfi uygulamalarla sekteye uğratılmamalı ve taşeron işçiler arasında yeni yeni mağduriyetler yaratılmamalı. Kadroya alım süreci sendikalarla müzakere edilerek ve mutabakata varılarak yürütülmeli ve ayrımcı, ayıklayıcı uygulamalardan kaçınılmalı. Kısaca taşeron işçilere amasız ve fakatsız kadro verilmeli!

Kamuda taşeron uygulamasından vazgeçilmesi, taşeron sisteminin iflasının tescilidir. Taşeron sistemi özel sektörde de ciddi hak kayıpları ve mağduriyetler yaratıyor. Şimdi gözleri özel sektördeki taşeron uygulamalarına çevirmek lazım. Taşeron sisteminin tümüyle ortadan kaldırılması şart!

Kaynak: Birgün

Bu yazının kalıcı bağlantısı http://selulozis.org.tr/yazilar/taseron-iscilere-kayitsiz-sartsiz-ve-esit-kadro-doc-dr-aziz-celik/