Tem 14

‘Suriyeli işimi elimden alacak’ korkusu – Dr. Murat ÖZVERİ

MuratozveriGöç, nedeni ne olursa olsun, daha ucuz, daha uzun saatlerde, daha kolay yönetilerek çalışmak zorunda olan yedek sanayi ordusunu besleyen büyüten bir kaynaktır. Yedek sanayi ordusu çalışanları terbiye etmenin en etkili araçlarından biridir.

Türkiye göç ve göçle gelen sorunlara alışkındır. Hatta sürekli göç dinamiği içerisinde gelişmiş bir ülkedir.

1927 yılında Türkiye’de her 100 kişiden 76’sı (yüzde 75.8) köyde her 100 kişiden 24’ü (yüzde 24.2) şehirlerde yaşıyordu. Köydekiler şehirlere göç etmeye başladılar. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, 1985 yılında köyde yaşayan nüfusla şehirde yaşayan nüfus eşitlendi. 2000 yılından sonra ise kentte yaşayan nüfus köyde yaşayan nüfusu geçti.

Göç devam ediyor. 31 Aralık 2014 tarihli adrese dayalı nüfus kayıt sistemi (ADNKS) verilerine göre, bir yıl içinde Türkiye’de 2 milyon 681 bin 275 kişi farklı bir ile göç etti.

Adrese dayalı nüfus kayıt sistemi (ADNKS) 2015 verilerine göre “İl ve ilçe merkezlerinde ikamet edenlerin oranı 2014 yılında yüzde 91.8 iken, bu oran 2015 yılında yüzde 92.1’e yükseldi. Belde ve köylerde yaşayanların oranı ise yüzde 7.9 olarak gerçekleşti.”

Göçle gelenler hoşgeldin partisi ile karşılanmadı. Çok büyük bir kesimi en kötü işlerde, en kötü çalışma koşullarında ötekileştirilerek yaşamaya katlanmak zorunda kaldılar.

Kılık kıyafetleri, konuştukları dil, gelenekleri, bakışları alay konusu oldu. Önce azınlıktaydılar. Onlara belediye otobüsüne yanlış kapıdan bindiği için “Bir başka İstanbul yok İstanbul size uymayacak siz İstanbul’a uyacaksınız” deme hakkını kendinde gören, bir önceki göç kuşağı yanıldı. Onlar İstanbul’u kendilerine uydurdular.

Tüm olumsuzluklara katlandılar. Sabırlarının, çektiklerinin karşılığını ise kent rantına ortak olarak ve okutup iş güç sahibi yaptıkları çocuklarıyla aldılar. Bir iki daire ve okumuş bir çocuk için bir nesil kendisini feda etti.

İş aramanın ne menem bir dert olduğunu hiç unutmadılar. Bir işe birden fazla talibin olduğu yerde işi almanın, işi alınca ise adam gibi ücret almanın ne denli zor olduğunu çok iyi biliyorlardı. Bu nedenlerle örgütlenmişler, şu bölgenin hamal işlerini şu şehirden göç edenler alabilir diye hemşehri dernekleri aracılığı ile kural koymayı dahi başarmışlardı.

Hepsi çocuklarını okutamasa da yine de bir fabrikada iyi kötü iş sahibi yaptılar.

Şimdi işleri tehdit altında. Kendi yaşadıklarını yaşayan geniş bir kitle karşılarına çıkıyor. 2014 yılında yaşadığı yerden başka bir ile göç eden 2 milyon 681 bin 275 kişi bin bir emekle kurdukları işlerini tehdit ediyor. Bu 2 milyon 681 bin 275 kişi kendileri gibi. En azından Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı. Bu nedenle onlara pek seslerini çıkartamıyorlar. Ancak 2 milyon 681 bin 275 kişiye üç milyonluk Suriyeli nüfus eklenince iş değişiyor.

Biliyorlar ki, Suriyeliler, kayıt dışı çalışacaklar. Asgari ücretin yarısına çalışmaya razı olacaklar.

Biliyorlar ki işverenler zorunlu olmadıkça ucuz Suriyeli işçi varken kendilerini tercih etmeyecekler. Onların korkularını bilenler bu korkuyu büyütmek için ellerinden geleni yapıyorlar.

Bugün Suriyelilerden rahatsız olanlar, bilseler ki, Suriyeli de olsa işe giren bir işçi asla sigortasız çalışamaz. Bilseler ki Suriyeli de olsa işçi işe girer girmez sendikaya üye olur, toplu iş sözleşmesinden yararlanır. Bilseler ki işveren işçilerin örgütlülüğü sayesinde göçle gelen, can derdinde düşmüş, ürkmüş korkmuş insanları sırf ucuz işçi çalıştırma adına istismar edemeyecek. Bilseler ki göçle gelenleri istismar eden, kayıt dışı, asgari ücretin yarısına çalıştıran işverenler bu yolla elde ettikleri kârın mislisini ceza olarak ödemek zorunda kalacaklar, bu denetimi işçilerin örgütlü olduğu sendikalar yapacak. Böyle bir çalışma yaşamı sağlanmış olsa bugün Suriyelilere saldıranlar bırakın saldırmayı bağırlarını açacaklardır.

Oysa onlar Suriyelilerin işlerini ellerinden almalarından, aldıkları ücretleri çok daha aşağılara çekmelerinden, en küçük bir şeye kızan patronun kendilerini kapıya koyup yerlerini Suriyelilerle doldurmasındasın korktukları için Suriyelileri istemiyorlar.

Oysa bugün Suriyeliler, yarın bir başkası, bugün savaş, yarın otomasyon, mutlaka bir yedek sanayi ordusu var olacaktır. Bu yedek sanayi ordusu her zaman çalışanların haklarını baskılayacaktır. Bu baskıyı göğüslemenin tek yolu, güçlü bir işçi örgütlülüğüdür.

Kaynak: Evrensel

Bu yazının kalıcı bağlantısı http://selulozis.org.tr/yazilar/suriyeli-isimi-elimden-alacak-korkusu-dr-murat-ozveri/