Ağu 16

Gençler eğitimsiz, eğitimliler işsiz, işi olan örgütsüz, emek sudan ucuz- Dr. Murat ÖZVERİ

Genç nüfus (15-24 yaş) arasında işsizlik oranı yüzde 19.8. Her 5 gencimizden birisi işsiz. Genç işsizlik oranı kadınlar arasında genel orandan daha da yüksek. Nisan 2017 itibariyle, 15-24 yaş arası kadınlar arasında işsizlik oranı yüzde 24.6, tarım dışı işsizlik oranı ise yüzde 29.3. Genç her 4 kadından birisi işsiz.

Gençlerimizi dünya standartlarına uygun eğitecek bir eğitim sistemi yok. Bu sistem içerisinde çok az genç, kişisel yetenekleri, ailelerin özel çabası, az sayıdaki nitelikli eğitim veren kurumların uğraşları sayesinde gelişmiş eğitim alabiliyor. Nitelikli eğitim alanların ise eğitimlerine uygun nitelikli iş bulmaları neredeyse olanaksız.

Dünya Ekonomik Forumunun yıllık olarak yayımladığı “Dünya İnsan Kaynakları”* raporunun 2016 yılı sonuçlarına göre 130 ülke arasında yüksek nitelikli iş olanakları yaratmada Türkiye 69. sırada yer alıyor. Rapor bize  Türkiye’deki mevcut işlerin sadece  yüzde 19.8’inin yüksek nitelikli iş gücü gerektirdiğini söylüyor.

Aynı rapor nüfusunun yüzde 41.8’i 25 yaş altı gençlerden oluşan Türkiye’ye, eğitim hizmetlerinin kalitesinden memnuniyet sıralamasında 83. sırada yer  veriyor.

İnsan kaynaklarını en verimli değerlendirme konusunda ise Türkiye 130 ülke arasında 73. sırada yer alıyor.

Gençler çalışma yaşamına atılınca da meslek içi eğitimi yeterince alamıyorlar. İşverenlerin, çalışanlarına kendilerini geliştirmeleri için sağladıkları yatırım ve mesleki eğitim olanakları açısından Türkiye 130 ülke arasında 93. sırada.

İnsan kaynaklarını verimli kullanan ilk beş ülke Finlandiya, Norveç, İsviçre, Japonya ve İsveç, karşılığını da katma değeri yüksek, değerli kimyasallar ve yüksek teknoloji üreterek satma sayesinde alıyorlar. Japonya, İsviçre ve Almanya yüksek teknoloji, ve değerli kimyasallar üretip satmada ilk sırada yer alan ülkeler. Türkiye teknoloji ve değerli kimyasallar üretip satma konusunda 130 ülke içerisinde 39. sıraya girebilmiş.

Gençlerimiz işsiz, iyi eğitim alamıyor, iyi eğitim alanlar eğitimlerine uygun nitelikli iş bulamıyor.

Yani Türkiye insan kaynaklarını  akıllı kullanarak, genç nüfusunu rekabet üstünlüğü sağlamanın aracına dönüştürerek üretmeyi, küresel piyasalara açılmayı sağlayabilmiş değil. Bu nedenle de Türkiye yıllardır, emeği yağmalayarak, ucuz iş gücü sayesinde küresel piyasalarda kalmaya çalışıyor.

DİSK-AR Sendikalaşma ve Toplu İş Sözleşmesi Raporu (2013-2017) emeğin nasıl bu kadar rahat yağmalandığının da yanıtını veriyor. Raporun ortaya koyduğu gerçeklere göre “Türkiye’de işçiler sendikasız, sendikalı işçiler toplu sözleşmesiz!”** Raporun özet bölümüne göre:

“Kayıt dışı işçileri de kapsayan fiili sendikalaşma oranı yüzde 10.

Toplu iş sözleşmesi kapsamındaki işçi oranı genelde yüzde 7.3, özel sektörde ise sadece yüzde 5.5.

İşçilerin yüzde 90’ı sendikasız, yüzde 95’i toplu iş sözleşmesiz.

Sendikalı işçilerin yaklaşık üçte biri toplu iş sözleşmesi kapsamı dışında.

2013-2017 arasında sendikalı işçi sayısı 1 milyondan 1.6 milyona çıkmasına rağmen, sendika üyesi işçilerin yaklaşık 450 bini toplu iş sözleşmesinden yararlanamıyor.

Sendikalaşmada yaşanan artışın temel nedeni kamu taşeron işçilerin sendikalaşması, ancak büyük bölümü toplu iş sözleşmesi kapsamında değil.

Sendikalaşmanın en düşük olduğu iş kolları yüzde 2.9 ile inşaat, yüzde 3.4 ile turizm ve yüzde 5.1 ile büro iş kolu.

Erkek işçilerde sendikalaşma oranı yüzde 13 iken, kadın işçilerde yüzde 8’dir

İstanbul yüzde 7.8 sendikalaşma oranı ile 81 il içinde 76. sırada”.

Üstelik çalışmayanın insan yerine konulmadığı bir düzende yaşıyoruz. “İş” sadece gelir olmaktan çıktı. İş topluma ait olabilmenin en önemli halkası haline geldi. Yani zamanımızda  işsizsen hiç bir şeysin. İşsizsen dost, arkadaş olamazsın. İşsizsen, hayırlı evlat, işsizsen sevgili olamazsın. İşsizsen iyi bir eş, iyi bir ebeveyn değilsindir. İşsizsen komşuların sana selam verişi bile değişir.

Anayasa ise “Çalışma hak ve ödevdir” diye buyurmuştur. Aynı Anayasa çalışmanın önündeki engellerin ortadan kaldırılması için devlete görev vermiştir. Herkesin yeteneklerine uygun bir işte insan onuruna yakışır bir gelir elde ederek çalışabileceği bir çalışma yaşamını yaratmak, bu alandaki engelleri ortadan kaldırmak devletin görevidir.

Ayrıca 1982 Anayasası’nın devletin görevlerini belirleyen 5. maddesinin gerekçesine göre, “Devlet aynı zamanda milletin huzurunu sağlamak ve fertlerini mutlu kılmak görevi ile de yükümlüdür. Devlet, ferdin hayat mücadelesini kolaylaştıracaktır. Ferdin insan haysiyetine uygun bir ortam içerisinde yaşamasını gerçekleştirecektir. Bu sosyal devletin görevidir”.

Anayasacılar, anayasaların dilek temenni metinleri olmadığını, en başta devlet olmak üzere hukuki bağlayıcılığı en yüksek hukuki düzenlemeler olduğunu söylerler. Gel de inan.

Kaynak: Evrensel

*http://reports.weforum.org/human-capital-report-2016/
**http://disk.org.tr/2017/08/disk-ar-sendikalasma-ve-toplu-is-sozlesmesi-raporu/

Bu yazının kalıcı bağlantısı http://selulozis.org.tr/yazilar/gencler-egitimsiz-egitimliler-issiz-isi-olan-orgutsuz-emek-sudan-ucuz-dr-murat-ozveri/