Ara 09

TÜRK-İŞ 23. Olağan Genel Kurulu Gerçekleşti

TÜRK-İŞ 23. Olağan Genel Kurulu, 5-7 Aralık 2019 tarihleri arasında Ankara’da gerçekleşti. Büyük Anadolu Termal Otel’de gerçekleşen Genel Kurul, 7 Aralık 2019 Cumartesi günü yapılan seçimlerle son buldu.

Büyük Anadolu Termal Otel’de gerçekleşen Genel Kurul, 7 Aralık 2019 Cumartesi günü yapılan seçimlerle son buldu.

Oy verme işlemi saat 17.00’de sona erdiği genel kurulda, 289 delege oy kullandı. Oyların, 279’u geçerli, 10’u da geçersiz sayıldı.

Geçerli oyların ardından TÜRK-İŞ Genel Başkanı Ergün ATALAY, Genel Sekreter Pevrul KAVLAK, Genel Mali Sekreter Ramazan AĞAR, Genel Eğitim Sekreteri Nazmi IRGAT ve Genel Teşkilatlandırma Sekreteri Eyüp ALEMDAR görevlerine yeniden seçildi.

Seçimin sonuçlanmasının ardından ATALAY, delegelere hitaben kısa bir teşekkür konuşması yaptı.

Genel Kurulda çalışma hayatına ilişkin sorunlar konuşuldu ve Türk-İş’in önümüzdeki dönem politikası belirlendi. Demokratik iklimin ve çalışma hayatı kazanımlarının her gün gerilediği bir dönemde gerçekleşen Genel Kurul, işçi sınıfı adına mücadeleci bir yön belirledi.

Sendikamız adına Genel Merkez Yöneticileri ve Şube Başkanlarının katıldığı Genel Kurulda, yeni Genel Başkan sıfatıyla Aydın Parlakkılıç bir konuşma gerçekleştirdi. Ayrıca geçen hafta aramızdan ebediyete uğurladığımız Genel Başkanımız Ergin ALŞAN Genel Kurulda unutulmadı. İstisnasız herkes konuşmasına ALŞAN’ı anarak başlarken, salonda da isminin yazılı olduğu ve karanfillerle dolu olan koltuk boş bırakıldı.

Konuşmanın tam metni aşağıdaki şekildedir:

Sayın Divan ,

Türk-İşimizin değerli yönetimi

Türk-İşe bağlı sendikaların değerli yöneticileri,

Değerli misafirler,

Kıymetli Basın Mensupları

Değerli delegeler,

Sizleri sendikamız Selüloz iş Sendikası adına saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlarım;

Bugün burada bu konuşmayı sendikamızın değerli Genel Başkanı Ergin ALŞAN yapacaktı.  Ne yazık ki onu ebediyen kaybettik. Sendikamız ve sendikamız üyesi işçilerin acısı büyük. Öncelikle Selüloz İş Sendikasında şube yönetim kurulu üyesi, şube başkanı, genel başkan vekili ve 1999 -2019 yılları arasında genel başkanlık yapmış örnek sendikacı, örnek insan Ergin ALŞAN ‘ı huzurlarınızda saygıyla anmak istiyoruz.      Fikirlerini ve duruşunu sendikal mücadele içerisinde örnek olarak yaşatacağız.

Değerli Arkadaşlarım,

Ben küllerinden yeniden doğan bir sendikayı temsil ediyorum.  SEKA’ların özelleştirilmesiyle birlikte sendikamız üye sayısı ve mali gücü açısından yok olma sınırlarına gelmişti. Değerli başkanımız Ergin ALŞAN’ın önderliğinde büyük bir örgütlenme kampanyası yürüttük.    Bu kampanya sonrasında sendikamız 10 yıl içerisinde yeniden toparlanmayı, ayakları üzerinde durmayı başardı.

Sendikamızı yok oluş sürecinden bu aşamaya getirmek küçümsenmeyecek bir başarıdır.      Ne var ki tüm çabalarımıza karşın halen örgütlenmede olmamız gereken yerden çok uzaklardayız.     Eminim benzer örneklerini örgütlenmede sizler de yaşıyorsunuz.

Acıdır, üzücüdür.     Bize güvenip üye olan işçilerin işini koruyamıyoruz. Herkes işçiler sendikalara güvenmiyor derken, bu işçiler üye oluyorlar. Üye oldukları sendikalar Anayasal bir kurum, sendika hakkı da anayasal bir hak.    Ancak ne var ki işçilerin risk alıp ekmeğini, işini tehlikeye atması karşılığında bekledikleri sendikalaşma hakkına her zaman ulaşamıyorlar. İşverenin toplu sözleşme yetkisine yapmış olduğu bir itiraz üzerine aylarca işçileri korumasız bırakmak zorunda kalıyoruz.   İşveren toplu sözleşmesine yaptığı bir itirazla Anayasayı, Anayasal güvenceyi, yasayı bir anda ortadan kaldırabiliyor. İşveren akla mantığa aykırı bu yetki sistemi sayesinde anayasanın üzerinde bir güç haline dönüşüyor.

Değerli Arkadaşlarım,

36 yıldır bu ülkede uygulanan toplu sözleşmesine taraf sendikayı belirlemeye dönük sistem,   ne yazık ki örgütlenmenin önündeki en büyük engellerden birisi haline gelmiştir.   Toplu sözleşme yetki sistemini değiştirmeden, sendikaların işverenden,  hükümetten bağımsız, işçinin gücüne dayanarak var olması neredeyse imkânsız hale gelmiştir.   Konfederasyonumuz Türk-işin 36 yıl içerisinde tüm boyutlarıyla açığa çıkan ve sonuçta sendikasızlaştırmanın bir aracı haline gelen toplu sözleşme yetki sistemine alternatif olacak bir sistemi gecikmeksizin gündemine alması bir zorunluluktur.

Sadece ülkemizde değil tüm dünyada uygulama göstermiştir ki yetkili sendikayı belirlemeye dönük süreç ne kadar uzun olursa sendikasızlaştırma da o ölçüde rahat ve kolay olmaktadır. Bu nedenle dünya pratiğini de dikkate alarak işçinin sendika seçme özgürlüğüne güvence getiren, kısa sürede sonuçlanan, işçinin iradesini temel alan, denetlenebilir bir yetki sistemi oluşturulmalıdır.

 Değerli Arkadaşlarım ,

Örgütlenmenin yanında en önemli sorunlarımızdan birisi işçilerin demokratik tepkilerini göstermesine grev hakkını etkin bir şekilde kullanmasını yasaklayan grev hakkına ilişkin yasal düzenlemeler bir diğer önemli sorun başlığıdır. Somut söylemek gerekirse 6 ay grev yaptığımız bir işletmede işvereninin grevdeki işçilerin çalıştığı makinaları söküp grev kapsamında olmayan bir başka işyerine götürmesine engel olamayan bir yasal sistem var.     Bu sistem fabrikanın önünde işverenin bu yasa dışı tutumunu engellemek isteyen işçileri baskılamakta ise oldukça etkili işliyor. İşçiler bir anda gözaltına alınıyor, işten atılıyor ve işçiye yönelik baskıda bu sistem oldukça etkin ve hızlı harekete geçiyor.

Grevin mahkeme koridorlarında yargı kararıyla değil, işçilerin kendi güçleriyle etkin bir şekilde sürdürülebilmesi için barışçıl, demokratik eylem haklarını suç olarak gören yasal sistem ve zihniyetin ortadan kaldırılıp, grev hakkının meşruluğu üzerinde Türk-İş’in büyük bir kampanya yürütmesi gerekmektedir.     Türk- İş grev erteleme adı altında etkili her grevin yasaklandığı bir Türkiye ayıbından Türk endüstri ilişkiler sistemini kurtaracak adımlar atması bir diğer zorunluluktur.

 Değerli Arkadaşlarım ,

Sosyal güvenlik hakkından kıdem tazminatına kadar 80 yıllık kazanımlarımızın tamamı tehdit altındadır. Hepinizin de bildiği gibi Türk-İşimizin kıdem tazminatına ilişkin genel kurur kararı vardır. İşçilerin son kalesi olarak kalan kıdem tazminatı hakkına sahip çıkmaya devam etmeliyiz ve de kırmızı çizgimiz olarak kalmaya devam etmelidir.

Türk sendikacılığı sadece yakınan sorunları dile getiren, ancak demokratik baskı grubu olma misyonunu yerine getiremeyen bir açmazın içine sürüklenemez, sürüklenmemelidir.

Selüloz iş Sendikası olarak biz tarihimiz boyunca konfederasyonumuzun almış olduğu her eyleme her karara sendikal disiplin içerisinde uyduk, onca gücümüzle destek verdik bundan sonra da vermeye devam edeceğiz. Yeter ki konfederasyonumuz somut sorunlarımıza somut çözümler üretecek etkin politikaları belirleyip önümüze koysun.

Dileriz ve umut ederiz ki Türk-İş 23. Olağan Genel Kurulu, Türk sendikacılığının yeniden güçlenmeye başladığı bir dönemin kapısını açacak, sendikal politikaları belirleyecek, sendikaların önüne hedef koyacak bir genel kurul olur. Bu zorlu göreve aday olanlara şimdiden başarılar diliyorum.

Hepinizi sendikam ve şahsım adına saygıyla selamlıyorum.

  AYDIN PARLAKKILIÇ

SELÜLOZ İŞ SENDİKASI

GENEL BAŞKANI                  

Bu yazının kalıcı bağlantısı http://selulozis.org.tr/haber/turk-is-23-olagan-genel-kurulu-gerceklesti/