Eyl 27

Soru ve yanıtlarla zorunlu BES (2): Çifte emeklilik iddiası akıl dışı

soru-ve-yanitlarla-zorunlu-bes-2-cifte-emeklilik-iddiasi-akil-disi-189980-5
DİSK-AR’ın ‘Zorunlu BES’ düzenlemesiyle ilgili hazırladığı raporun bu bölümünde, BES’in ‘ikinci emeklilik’ veya ‘çifte emeklilik’ olduğu iddialarının gerçek dışı olduğu vurgulanıyor, devlet garantisinin söz konusu olmadığına dikkat çekiliyor

>>BES ile ne kadar “emekli” aylığı ödenir?
Emeklilik Gözetim Merkezi (EGM) raporlarına göre katılımcıların sisteme ödedikleri katkı payı ve elde ettikleri toplam getiri en az 10 yıl sistemde kalmak ve 56 yaşını doldurmak koşuluyla yaklaşık yüzde 40’tır. Katılımcılar tüm katılım süreleri boyunca ödemiş oldukları katkıları için ortalama yüzde 40 getiri elde etmektedir. Devlet katkı payının eklenmesiyle bu oranın bir miktar artması beklenmektedir.

EGM getiri verilerini dikkate alıp bunları asgari ücretli bir çalışana uygulayacak olursak aylık 50 TL ödeyerek BES’e katılan bir asgari ücretli çalışan sistemden ayrıldığında enflasyondan arındırılmış değerlerle 70 TL civarında bir geri ödeme alacaktır. Bu miktarın devlet katkısı ile bir miktar daha yükselerek 80-90 TL aralığına ulaşabileceğini söylemek mümkündür. Aynı şekilde iki asgari ücret düzeyinde ücret alan bir çalışan sisteme yaklaşık aylık 100 TL ödeyerek katıldığında, 56 yaş ve 10 yıl koşulunu tamamlayarak ayrıldığında 140-160 TL aralığında bir geri ödeme alabilir.

Zorunlu BES ile çalışanlara çifte emeklilik sağlanacağı iddiası dayanaksızdır. Şu anda kamu sosyal güvenlik sisteminde yaşlılık, malullük ve ölüm aylığı için prime esas kazancın yüzde 20’si oranında kesinti yapılmaktadır. Yüzde 20 prim kesintisiyle ödenen ve pek çok emekli için yetersiz olan emekli aylığına denk bir gelirin BES’ten yüzde üç primle ödenmesi mümkün değil. Bu miktarların ikinci emeklilik veya çifte emeklilik olduğunu iddia etmek akıl dışıdır ve yanıltıcıdır.

Sistemin ikinci bir emeklilik sağlamayacağı açık. Asıl amaç tasarruf oranlarını artırmak, finans piyasasına destek ve çoğu çok uluslu özel sigorta şirketlerine kaynak sağlamaktır. Kısaca sermayenin BES’lenmesidir. Özel sigorta şirketleri daha şimdiden 13 milyon yeni katılımcı hayali kurmaktadır. Sistemin uzun vadede yaratacağı bir diğer sorun ise kamusal emeklilik sistemi ile ikame edilmesi ve böylece sosyal güvenliğin giderek özel emeklilik sistemine dönüşmesi olacaktır. Bu açıdan bakıldığında BES bugün için tümüyle kamusal sosyal güvenlik sisteminin yerine geçmese de onu giderek zayıflatma potansiyeli taşımaktadır. BES 1990’lı yıllarda hız kazanan sosyal güvenliğin özelleştirilmesi sürecinin yeni bir adımıdır.

>>Emeklilik şirketleri getiri ve gelir garantisi verebiliyor mu?
Hayır. BES’te sosyal sigortalarda olduğu gibi herhangi bir getiri ve gelir garantisi yoktur. Sadece getiri (nema) açısından değil, anapara açısından da bir garanti yoktur. Katılımcılar, emeklilik şirketi tarafından sunulan değişik risk ve getiri düzeyine sahip emeklilik yatırım fonları arasından kendi kararları doğrultusunda yatırım yapabilmektedirler. Dolayısıyla sistem bireysel tercih ve risklere dayalı olup sosyal güvenlik sisteminde olduğu gibi belirli bir gelir güvencesi ve kuşaklararası dayanışma söz konusu değildir.

>>BES’te devlet garantisi var mı?
BES için işveren katkısı ve devlet güvencesi söz konusu değil. Fonların getirilerinin enflasyonun altında kalması durumunda çalışanlar için bir güvence söz konusu olmayacaktır. Fonların katkıları değerlendirdiği şirketlerin iflası durumunda da yaşanacak kayıplar için bir garanti yoktur. Bunun dünyada çok sayıda örneği var. Dahası işverenlerin çalışanlardan kestikleri BES primlerini ilgili şirkete yatırmaması da ihtimal dâhilindedir. Sigorta primi ve vergi yükümlülüklerini yerine getirmeyen işverenlerin BES primi yatırmalarını beklemek saflık olur.
>>Emeklilik şirketi batarsa veya mali sıkıntıya düşerse ne olur?
Bireysel Emeklilik Sistemi’ne ödenen katkı paylarıyla satın alınan emeklilik yatırım fonu varlıkları Takasbank’ta saklanmaktadır. Emeklilik şirketlerinin varlıkları ile emeklilik yatırım fonu varlıkları ayrıdır. Ancak bu durum birikimler açısından güvence anlamına gelmemektedir. Çünkü fonların yatırıldığı yatırım araçlarının (hisse senedi, faiz, altın vb) değerinde meydana gelebilecek düşüşler fon değerini de değiştirecektir. Nitekim bazı yıllarda fonlar zarar etmektedir.

BES’e yatırılan katkı payları katılımcıların tercih ettiği emeklilik yatırım fonlarında değerlendirilmektedir. Bu fonlar hisse senedi, devlet tahvili, kıymetli madenler gibi yatırım araçlarını içermektedir. Tercih edilen fonların içerdikleri varlıkların kazanç ya da kayıpları katılımcıların birikimlerini belirlemektedir. Örneğin, hisse senedi ağırlıklı bir emeklilik fonuna yatırım yapılması ve borsanın değer kaybetmesi durumunda, katılımcıların fonları da portföylerinde yer alan hisse senetlerine bağlı olarak değer kaybedecektir. Bu da katılımcıların birikimlerine yansıyacaktır. Bu açıdan BES sistemi riskli yatırım kategorisinde değerlendirilebilir.

>>Zorunlu BES’in ücretler üzerindeki etkisi ne olacak?
Zorunlu BES ücretleri eritecek. Zorunlu BES asgari ücretin 50 TL azalması anlamına geliyor. Ücret düzeyine göre bu miktar daha da artabilecek. Prime esas kazançlarının yüzde üçü oranında zorunlu BES kesintisi yapılacak. Prime esas kazanç ifadesi büyük önem taşıyor. Özellikle sendikalı ve toplu iş sözleşmesi kapsamında çalışanlar için bunun anlamı bütün kazançlarından (ücret, ikramiye ve sosyal haklar dâhil) yüzde üç kesinti yapılmasıdır. Bugünkü değerler üzerinde kesinti tutarları 49,4 TL ile 322 TL arasında değişecek. Özellikle ikramiye ve sosyal ödemelerin yapıldığı aylarda işçilerin kesintileri artacak. Ortalama ücret seviyeleri dikkate alındığında çalışanların büyük bölümünden 50 ile 150 TL arasında BES kesintisi yapılacağı anlaşılıyor. Ancak 2017 Ocak ayında asgari ücret ve prime esas kazanç miktarları değişeceği için kesinti miktarları da artacak.

>>Devlet katkısı nedir ve nasıl uygulanır?
Devlet katkısı, katılımcı tarafından ödenen katkı paylarının yüzde 25’i oranında devlet tarafından katılımcının emeklilik hesabına ödenen ilave tutardır. 1 Ocak 2013 tarihinden itibaren ödenen katkı payları için devlet katkısı hesaplaması yapılmaktadır. Bir bireysel ya da gruba bağlı bireysel emeklilik sözleşmesine katkı payı ödeyen tüm katılımcılar belirlenen limit dâhilinde devlet katkısından faydalanabilirler.

Katılımcı adına ödenen katkı payının ilgili yıla ilişkin brüt asgari ücret tutarının toplamı ile sınırlı olmak kaydıyla, yüzde 25’i devlet katkısı olarak hesaplanır. Bir katılımcının bir takvim yılı içinde alabileceği devlet katkısı tutarı, ilgili yılın ilk ve ikinci altı aylık dönemleri için belirlenen brüt asgari ücret tutarları dikkate alınarak hesaplanan yıllık toplam brüt asgari ücret tutarının yüzde 25’ini geçemez.

Katılımcıların devlet katkısından yararlanması da sistemde kalma sürelerine bağlıdır. Katılımcılar, en az üç yıl sistemde kaldıklarında devlet katkısı hesabındaki tutarın yüzde on beşine, en az altı yıl sistemde kaldıklarında devlet katkısı hesabındaki tutarın yüzde otuz beşine, en az on yıl sistemde kaldıklarında ise devlet katkısı hesabındaki tutarın yüzde altmışına hak kazanmaktadır. Sistemde en az 10 yıl kalıp 56 yaşını dolduranlar ise devlet katkısının tümünü alabilmektedir.
Devlet katkısı tutarının getirisinin hak sahibine ödenmesi sırasında hak kazanma koşullarına bağlı olarak kesinti yapılır. 10 yıldan az süreyle sistemde kalanlardan yüzde 15, 10 yıl süreyle sistemde kalmakla birlikte 56 yaşını doldurmadan sistemden ayrılanlardan yüzde 10, “emeklilik”, vefat ve maluliyet nedeniyle ayrılanlardan yüzde beş stopaj kesilir.
Kaynak: Birgün

Bu yazının kalıcı bağlantısı http://selulozis.org.tr/haber/soru-ve-yanitlarla-zorunlu-bes-2-cifte-emeklilik-iddiasi-akil-disi/